Put a Pin on the Map View my Forum Guestmap
Free Guestmaps by Bravenet.com

The Old Acclaimed Music Forum

Go to the NEW FORUM

Critics' lists
Start a New Topic 
Author
Comment
Cem KARACA'nın Turkiye Ermeni Kimliginde Kendine Ragmen Oynadıgı Olumlu Rolü

Cem KARACA'nın Turkiye Ermeni Kimliginde Kendine Ragmen Oynadıgı Olumlu Rolü


Sadece «ergenlik» ya da «gençlik» yillarimin «idolünü» degil, Erivan’dan taa Tours Üniversitelerinde «ögrencilerin gelmiş olduklari ülke diliyle sarki söylemeğe» davet edildigi toplantilarda, sarkilarini söylemekle yetinmeyip, onun … Alevi - Azeri Peder Bey ve Hiristiyan Ermeni Valide Hanimiyla, ortaya çikan müthis zengin kimligini ve Türkiye’deki yerini, durup dinlenmeden anlattigim «Protest songun Türkiyeli babası» Cem KARACA’mı kaybettim ...

Cem Karaca’nin ; mutlaka, Valide Hanim’inin Hiristiyan Ermeni oluşu üzerinde durulmayacak «o zaten kendisini Türk kabul ederdi» gibi, kolay ve sanki «panik» içeren, ona acele ve zoraki yapistirilan etiketler söz konusu edilecek.

Kim ne derse desin…istense onun «kizil elmaci bir Türk veya köktendinci bir islamci oldugu !» gibi (Cem Karaca’nin deyimiyle) «kasiklarin tutula tutula gülünecegi» sözler yazilip çizilsin, Türkiye’deki Ermenilerin, ulusal kimliklerinin olusumunda, kendisine ragmen de olsa, rol oynamis oldugu bir vakiadir.

Çatlayalim, patlayalim, veya alinlarimizin ar damarlari firlasin isterse. Kimsenin, geriye giderek tarihin degisemeyecegi gibi, red edemeyecegi bir durumdur bu.

Aslinda ; herhangi bir ülkede, toplumun «çogunluga ait oldugu» iddia edilen bir sanatçinin «azinlik»a ait bir halkin ulusal kimliginin belirlenmesinde, rol oynamis olmasi, onur duyulmasi gerektiren bir tavir olmasi beklenirken, Türkiye’nin … tersine, bir kompleks duyarak, bundan rahatsiz olacagi ve oldugu da bilinmektedir …

1960’larin sonundan beri ; yasayan Ermeni azinligin, Türkiye’de yükselen, muhalif gençlik hareketlerini, kendisine yakin hissetmesi, bir tesadüf olamazdi. Ermeni azinlik ; çoktandir yüksek sesle söyleyemedigi sikâyetlerini, nihayet dile getirebilecek bir kürsü olarak, bu gençlik hareketlerini bularak sevindi.

Tabiî ki çogu ; bu sevinci pasif yasarken, çok azi da, yer üstü ve yeralti sol örgütlerde, bilfiil görevler üstlenerek, hatta kuruculari arasinda yer alarak, aktif olarak yasadi !

Türkiye’deki gençlik hareketi, kuskusuz kendi «kültür»ünü ve sonuçta «idoller»ini de doguracakti. Iste Cem Karaca bu hareketin idollerindendi. Ermeni (genç azinlik için ise ; kendisi tarafindan sikça dile getirilmezse bile, milyonlarin idolü olmus birisinin, kisik sesle de olsa, Ermeni kökenli olmus olmasinin bilinmesi, bir övünçtü. Övünçler ise, ulusal kimliklerin olusmasinda en temel ögelerdi.
Onun ; (o yillarda, Ermeni kökenli, taninmis Türk sanatçi veya siyasetçilerin, mutlak surette kendi asillarini, büyük titizlikle, saklamis olduklarini hatirlarsak) benzerlerinin tutumuna inat, Ermeniligini inkâr etmemis, her vesilede, mezun olmus oldugu «Esayan özel Ermeni Lisesi» ve degisik Ermeni kültür derneklerine gidip, çatir çatir Ermenice konusup, anilarini anlatan, Irma Felekyan Toto’nun da oglu olmus olmasi, iste Ermeni azinligin kendisinden hakli bir gurur duymasini ve bu gururun da, Ermeni Ulusal Kimligi’nin olusmasinda, kuskusuz olumlu bir etki yapiyordu.

1970 – 80 arasi ; «yüksek sesle ses çikarmayan, ancak kimin ne oldugu konusunda hayli ‘derin’ bilgilere sahip» ülkemizin ilgili birimlerinin, arada sirada, her ne kadar medyadan gizlenmek istense de, su veya bu “Türk” sanatçinin «aslinda ne oldugu !»nu animsatan tutumlarda bulunmasi, Ermeni ve diger azinliklarin, kendi öz kimliklerine daha da sarilmasina yariyordu.

Devletin ; “asimilasyoncu” politikalar üretme arzusunun telasli histerikligi, ona ... kendince “Türk olmayan !” unsurlara karsi, amansiz bir baski uygulamasi yaptirtiyor, ancak bu “telasli uygulamalar” silahin tamamen ters tepmesine neden oluyordu.
Sürekli : «Ya bana benze, ya da çek git !» tavri «madem senden saymiyorsun beni, o zaman benligim büsbütün kuvvetlenir, bir yere de gitmem, farkli oldugumu hatirlattigin için, sana tesekkür ederim !” tepkisini doguruyordu, sosyo-psikolojik olarak.

Iste ; 70’li yillarda, Cem Karaca’nin, büyük bir ihtimalle “Kir atin, Sivasli Ermeni Fedai Murat’in simgesi oldugunu” bilmedigi ve dolayisiyla bunu aklinin ucundan bile geçirmeyerek besteledigi “Beyaz Atli simdi geçti buradan” sarkisi, MIT’çe : “Ermeni propagandasi yapiyor !!!” gerekçesiyle yasaklaniyor, durup dururken “Cem Karaca” ve “Ermeni” isimlerinin, yan yana anilmasi, Türkiye Ermenilerinin, içten içe, Cem Karaca adı üzerinden “Ulusal Kimlikleri”nin perçinleşmesini saglıyordu.

Yeni Dünya Sanat Toplulugu ile, o yillarda, Türkiye’nin “protest song” sarkicilarina vokalistlik yapmis olmam, bir gün beni, Cem Karacayla sahsen karsilastiracak ve küçük dilimi yutmama neden olacak kadar, yavas ama düzgün, Ermenice konustuguna tanik oldugum, ergenlik ve gençlik yaslarimin idolü Cem Karaca hayranligimin, dalga dalga büyümesine, neden olacakti ...

Robert College’de okurken, okulu astigi günler, sevgili Valide Hanimi’nin, Peder Bey’e söylememesi için, sanki “gizli kod”u bulmustu Cem Karaca ... Annecigi Irma Felekyan Toto’ya Ermenice “Mamacigis” yani “Annecigim” diye baslayip, Ermenice konusmasi, küçük Cem’in affedilmesini sagliyordu.

Küçük Cem’in ; “Anadilini” ögrenmesi karsiliginda, minnacik afacanliklar yapmasi, hatta bazan okulu asmasi, annecigi tarafindan hos görülüyordu. Insan bu kosullarda ögrendigi “anadil”ini hiç unutur muydu ? Imkâni yoktu.

“Ses” dergisinin, geleneksel “Liselerarasi Altin Ses Yarismasi”na, 76’daydi sanirim, ilk kez bir Ermeni Lise : Özel Karaköy Getronagan Ermeni Lisesi de katiliyordu. Bu okuldan yarisan delikanli “Ermeni” ismi anons edilir edilmez, Harbiye’deki Spor - Sergi Sarayi’nda, on bine yakin gencin yuhalamasiyla, sahnede bulmustu kendini. Ancak Karaca’nin “Bugün sen çok gençsin yavrum !” sarkisini, evvelalah, söyledikten sonra, kendisini yuhalayanlarin, simdi çilginlar gibi alkislamalari, mâsum ve tatli intikaminin almasina neden oluyordu ... Üstelik, (moda olan bir baska Karaca sarkisi) “Parka”nin istenmesi, hatta tezahürat sonucu, tribünün çöküp, seyircilerin, “Riza Silahlipoda-Ritim 68” Orkestrasi üzerine düsmesine neden olmasiyla, hinzirca sevinen gencin, yillar sonra bu satirlari yazacagi akla gelmezdi tabiî ...

Ermenistan’in ; bugün en basarili, sivri zekâli, müthis nüktedan, günlük gazetelerde siyasi ve sosyal karikatürleriyle taninmis sanatçisi Sukias Torosyan 1992 yilindan itibaren karikatürlerini artik “TOTO” diye imzalamaktadir.

“Azg Armenian Daily” adli günlük siyasi gazetede (Ermenistan’da) çalisirken, Irma Toto Felekyan, yani Cem Karaca’nin “Mamacigi”nin vefati nedeniyle, yapilan görkemli cenazeyi, Türk gazetelerinden çevirmis, deneyim ve yorumlarimla, kendisi, Mehmet ve Cem Karaca hakkinda, tam sayfa yazmistim.

Bu yazi vesilesiyle, yer yerinden oynamis, gazeteye sahsen gelen, telefonla arayan insanlar, daha ayrintilar istemislerdi. En ilginci ; her gün birlikte mesai yaptigimiz karikatürist dostumun, gözleri dolu dolu, yanima gelip, babasinin beni mutlaka görmek istedigini iletmesi olmustu .... Evlerine gittigimizde, çekmecelerden, özenle resim ve mektuplar çikmis ve ... “Bu o, onlar degil mi ?” diye ürkek sorular sonrasinda, bir zamanlar, giyim sekli, konusma tarzi, sarki söyleme stili, ama her seyiyle taklidini yapacak kadar, “hasta”si oldugum “idol”üm, sevgili Cem Babanin, öz be öz kuzeniyle, Erivan’da aylardan beri, farkinda olmadan çalismis oldugumu anliyordum ...

O gece ; masalar donatilmis ve benden Cem Karaca ve ailesi hakkinda konusmami, konusmami ve konusmami dinlediklerini, beni dinlemeyip içtiklerini hatirliyorum, iste o günden beri, Ermenistan’in en kaliteli siyasal-toplumsal karikatüristi (ayni zamanda, opera sanatçisi, tiyatrocu ve senarist) sevgili Sukias Torosyan, Irma Felekyan’in sahne adi “Toto”yu kendine isim olarak aldi ve bugüne dek, eski Sovyetler Birligi cografyasi gazetelerinde çikan karikatürlerini, böyle (“TOTO” diye imzalamaktadir.

Bunun “kirvesi” oldugumdan dolayi, Türkiye’nin degerli sanatçilarindan birinin adini, Ermenistan’in degerli bir sanatçisinin, adini degistirerek, almasina vesile oldugum için, bugüne dek kendimi mutlu hissetmekteyim.

Ne acayip bir sey bu Ya Rabb’i ?!
C.tesi aksam ... Paris’in Ermenilerin yogun oldugu, Alfortville’de, eski Istanbullu bir Ermeni olan Vahak’in lokantasindaydik. Sabaha dek Ermenice ve Türkçe sarkilar, havada birlikte raks ettiler. Her zamanki gibi, benden bir Cem Karaca sarkisi istediler.
Ve ben ... ilk kez olarak istemedim söylemeyi, sesimin yorgunlugunu bahane ederek, o saatlerde Cem Babayi ebediyete yolculadigimizi ... bilmeden.

Gerçi ; “son sözünü” söyleyemeden gittin Cem Baba, çünkü son yillarda, yeni bir söylem, yeni bir mesaj gelistirememistin. Kendini çok yordugundan olacak belki de ...
Ama bugüne kadar, bana ve milyonlarca “gence ve genç kalanlara” tüm verdiklerin için sana tesekkürler borçluyuz !

Nur içinde yat Cem baba !

Raffi A. HERMONN, Paris
http://turkiye-ermenileri.blogspot.com.tr/2007/04/cem-karaca-nin-turkiye-ermeni.html


*+*
Kapamadan önce, bir dinlendirici bilgilendirici net anımsatma; lütfen, tıklayınız, dinleyiniz; karşınızda cesuryürek bagımsız kahraman aydınlar var:
Burası, Jeff RENSE & David DUKE radio+TV arşivi
http://www.renseradioarchives.com/dduke/
http://www.davidduke.com/mp3/dukeradio060519.mp3
http://home.tiscalinet.ch/roland.em50/Midi%20Dateien%20A-Z/Midi%20Dateien%20A-Z/Berivan%2002%20EM50.mid
http://www.davidduke.com/mp3/audiomyawakeningchapter19radio. mp3
http://www.davidduke.com/mp3/audiomyawakeningchapter19radio. mp3 (please, write "mp3", just after the point!)
http://mediaarchives.gsradio.net/dduke/051112. mp3
http://rense.gsradio.net:8080/rense/livefeeds/16k.asx
http://husaria.files.wordpress.com/2008/09/njdc-hate.jpg
http://sarikoza.com/images2/img/10996/AnaResim/manset222-2.jpg http://sarikoza.com/images2/img/10996/AnaResim/manset223-hulya_turk_k.jpg http://static.acikgazete.com/generated/165/266x200/idenPkxtMui.jpg
http://sphotos-a.xx.fbcdn.net/hphotos-ash3/p480x480/601439_497674603602400_1405677171_n.jpg
Sarıkoza yazarlar tartışmacılar grubundaki anti-siyonist aydınlara teşekkürlerimizle; yıllardır izleyenlerini aydınlatma çabası gösteriyorlar; bravo böyle özverili insanlara!
http://www.toplumsalhafiza.com/resimler/haberler/300/50597.jpg
http://globalequalitydotme.files.wordpress.com/2012/05/nato.gif
Büyük suikastlerin ardında büyük hesaplar yatar; raslantısı yoktur, ortak yönleri çoktur. Başka bir dilde bir başka deyişle betimlenir (tasvir edilir) ki: Behind of several BIG A$$A$$INAzion detected same executor so called the BIG dirty BU$INE$$ of bloody NATO &Co. weapon industry dealers
http://2.bp.blogspot.com/-NIs1fyx1IBA/UGziWVO1LnI/AAAAAAAAgD4/MIyiVlryw1s/s320/NATO-PURE+JEWindex.png
http://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/375190_502483743107658_271148826_n.jpg
http://sphotos-c.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/311209_417021038368328_529112210_n.jpg
http://www.youtube.com/watch?v=CL8MJb4fsLk&gl=GB
NWO emperyalizmi altındaki halklar inim inim inliyorlar; sorun, özünde bu'dur ve tek tümcede ancak böylesine net betimlenebilir (tasvir edilebilir)... Algılayabilene!

Moderatör: Ağzına sağlık kardeş!
http://eshop.whtt.org/products/icons/nation-s.jpg http://holywar.org/gfx/vamp.gif
http://1.bp.blogspot.com/-qiheJEtez8Q/T8M5V878naI/AAAAAAAAO5M/kHcKVYQxTQ4/s1600/YesilMason.jpg

http://www.radioislam.net/gaza/cartoons/usburn2.gif http://holywar.org/gfx/isburn.gif

{(*`.,´*)

FİNİŞ NOTU: BU BİR MASALIMSI FİLM SENARYOSU TASLAĞIDIR; içinde halkı "rol icabi infial"e sevk eden figürler olabileceği gibi onlara karşı çıkan aktörler aktrisler de imgelenmiştir (hayal edilmiştir/ hayaldir). İçerik bakımından güncellenerek zengin verilerle donanmıştır zamanla ama yandaş ya da hanedana mürit olmamıştır. Anlamı: SANAT TARAF DEGILDIR TAKIM MAŞASI DEĞİLDİR; yandaşlık tuzağına düşerse ÖZGÜN DEGILDIR; fakat bir özdek (subject) çevresindeki TARAFLARI ÖZGÜN SERGILEMEK ÖZGÜN SANATTIR!!! Her filmde özenilen bezenilen sahneler vardır; bunun için kaynak, yaşanılan olaydaki her çeşit etmendir. Bundandır, adlar da olgular da belleğimize tanıdık gelir; örneğin bu masalımızda da gerçek yaşamın yansıdığı medyadan enstantaneler ve sözcükler alıntılanmıştır; ya ne olacaktı, aynı planette yaşıyoruz, A'nın ağzıyla konuşanı da görmüş gibi olacağız sahnede B'yi konuşturan oyuncuyu da; hepsine Misters UFO mu deseydik; bu alıntılamalara kapılıp da aktörlerin (A) fikrini ya da karşıt (B) fikrini savunduklarını sanmak yanılgı olur ama elbette çarpışan düşünceler olmasa film tamamlanamaz; zaten taslak durumundadır; çekim henüz bugün de yapılmamıştır. Ham taslaktır! Amaç, klasik tüm masallardan ve gelmiş geçmiş tüm anlatım biçimlerinden ayrımlılıktır (farklılıktır); öyle olmazsa sanat olmaz. Kendi yazıp kendinden başkası okumamış beyhude Muharrir Beyhude Memmet Efendi'nin çöp mirasından ne farkı kalır?! Kendine özgü sanatsallığı buradan kaynaklanıyor; klasik masal senaryolarına benzemeyişiyle. Toplumda A ya da B bu özgün sinema denemesinden hoşnut olacak ya da olmayacak; millet devlet eleştirilmiş miş ya da öyle sanılarak birileri aşırı sevinmiş miş; o da filmin amacı dışında kalır. Ama hiçbir çevreyi canlandıramayan - iğneleyemeyen - coşturamayan etc etc sahne olmadan da senaryo oluşamazdı; "beyhude emek" olurdu; çöpe giden sanatların dosyasına eklenirdi; dolayısıyla (on yıl önce) bir insan düşmanının bunu kopyalayıp savcılığa postaladığını da görmüştük, sistemden yararlanan kötüniyetli bir hastanın acınılası sakatlığıdır; yani, bu ülkede bunu da yaşadık, devlet makamlarını kendinin av malzemesi sanan sadist kafalara raslandı, esefle; böyle kin ve nefrete puvan verip dosyalanacağına keşke bilirkişi bilen kişi olsaydı da bunun filmografisine puan verilecek olsaydı... Vermiştir belki; o da sanatın görevi değil; masalımızın dışında kalır. Yineleyelim, masal senaryosunda Alice Harikalar Diyarında da olabilir Dante ALLIEGHRI'nin cehenneminde de; ikisini de aşar yenilik sergilerse kıvamını kazanmağa yaklaşır; senaristin düşlerinde, nitelik kazanma umudu vardır; kimseyi infiale düşürme niteliği yoktur; karşıt bir amacı da yoktur, benzerlerinden daha sanatsal çarpıcı olma güdüsünden öte... A ile karşıtı B'nin rolleri replikleri duplikleri güzel verilebilmiş mi; çarpıcı mı; öyleyse her yaratıcı emeğin temelindeki erek (gaye) yani özgünlük suyüzüne çıkmıştır. Bu sanattır; fikir suçu değil (birilerinin aklı haaala daha taş devri dönemlerinde saplanıp kalmış halkı infiale sevk eden fikir aramış olabilir; yok öyle birşey; onun da aktörü sahnesi var, o kadar) Coşmağa; fazla alkışlamaga ya da fazla saldırmağa gerek yok; yoksa yaratıcı sanat ölür yani bir fikir ile karşıt fikri oynatmak suç sayılırsa masal da doğmaz; taslak da tasssss noktasında söner; o kadar.... Beğenmeyen, dana altında buzağı arayacağına, alır kamerasını, daha değişik aktörlere daha ayrımlı film senaryosu üretir; daha özgün olur ve biz de onu alkışlarız! Evet, bu da bir sanat, bu da böyle bir saga, şimdiye dek benzeri yapılmamış; ne güzel işte, sanat bu; klasik A ya da klasik B'nin kopyası değil, tersine onları da canlandıran sahneleri vermeği deneyen bir film sahnesi kurgulamasıdır... Neler gördük bu sanat ortamında ne kıskançlıklar hatta bugün Kocaeli'de iftira makinası diye nam salan bir sapık, her masalımızı kısmen kopyalayıp kısmen manipule iftiralarla paket paket her savcıya bir başka takma ad altında postaladı. İblisin aklına gelmez, zamanı da yetmez ama sistemde her hastalık, altın dönemini yaşıyor. O da öyle hatta iftiracılık bir meslekmiş gibi, o gammaz ahlaksız bir de iktidarca ödüllendirilip emekli yaptırıldı... Neyse, virüsü yuvalandığı yerde bırakıp biz bu masalımıza dönelim: Bu bir saga yani masal, fantazilerle bezeli olduğu için öykü demiyoruz; masal senaryosu... Kimse ne gocunsun, ne A ne de karşıtı B infiale ya da süper sevince kapılsın; sanatsal niteliği analiz edilsin; UMUDUYLA TV FİLMİ SENARYOMUZU demokratik özgünlüğe güven duyguları içinde eleştiri platformlarına sunuyoruz; tolerans düzeyinizin sınavıdır; önyargılara kapılmadan izlediniz! Finito! Perde! Sonsöz; demokrasi tahammül ve tolerans sanatıyla olgunlaşır; bundan yoksun olanlar, bunu da okumasınlar! Kimsenin sanattan anlamağa zorunluluğu yok ama anlamadığı her yeniliğe saldırıp bunu kendine vazife sayma hakkı da yok! Hele ki devlet makamlarında oturanlar, bir şizofrenin (on yıl önce vuku bulan) provokatif saldırganlığından bu masalı da koruyamamıştıysa söylenecek söz de kalmaz!!! Günümüzün ve gelecegin aydın kuşagının esenligi aşkına diliyoruz ki, o kafa avcılıgı günleri geride ve karanlık devirlerde kaldı; umudunu pekiştirerek; HUMANIZMIN UTKUSUNA SELAM!
Senaryodaki tümcelerin tamamı medyadan alıntıdır; senaristin görüşü değildir; yani, kimseyi şişirme ya da eleştirme makalesi değildir, politika dışıdır, ama belki konuyla ilgili makalelerden de ve hatta politikacı imajı veren figürlerin davranışlarından kesitler alıntılanmıştır; özgün tekniğin gereğidir... Bu bir yeni ve radikal insancıl tiyatrolaştırma akımıdır; altyapı bağlamında TV filmi taslağıdır; sanatta insancıllık erektir (gayedir) politikadışıdır ama bazı oyunculara politik konuşma rolü düşünülmüştür; başarılmışsa ne mutlu bize, ne mutlu ulaşabilmişsek ilgilenenlerin yürekgözüne, algılayan bilinç düzeyinize! Bu da aykırı kıvamında bir "kendine özgü" sanat emeğidir; onuru, uygarlığındır!
Bir ülkede demokrasiye inanç varoldukça TV tiyatrosu imgesel sanat çalışmaları da var olacaktır. Ve sanat, demokratik işlevini yerine getirirken sindiremeyen demokrasi düşmanlarının saldırısına uğrayacak, yobaz diktatörlüklerle boğuşacaktır; bu olgu'ya da ne yazık ki daha çook çok tanık olunacaktır...
{(*`.,´*)
{(*`.,´*)
{(*`.,´*)
Amatör TV tiyatrosu taslagımızı begenmek koşul degil, ama begenmeyenden beklentimiz, hakaret + manipülasyon + gammazlık ve iftira üretmek yerine, az ciddi ve insan biriyse, kendi TV kanalı hangisiyse orada emek versin; daha üstün nitelikli bir hayal tiyatrosu senaryosu sergilesin, alkışlayalım! Bizimki (bu kısmen okudugunuz) yalnızca sahne sanatları arenasında amatörce bir taslaktır...

Yazan: Amatör TV Tiyatrosu senaryosunu (buradaki) TASLAGI, yani, hayal bölümünü masal havasında yazan ögr.ü. doç. Belgin D. ve TV Tiyatrosu amatör senaristlerinden yrd.doç.dr. Tuğçe ŞAVŞATLI + yrd. Zeynep GÜNDOGAN + Tunç SALMAN + Burcin MENEMENLÌ + Melahat KARABAG + yrd.doç.dr. Seda YAVUZ + Gönül YILMAZ + Sevim DEMÌR + Hatice AKIN + Setenay KEFKENLÌ + Şebnem FETHÌYELÌ + Dilber CANATAY + Feride SÜRMENELÌ + Müzeyyen MERÌC + Dilan BAHADIR + Necla MANAVGATLI + yrd.doç.dr. Burcu TEKÌRDAGLI + Gülgez ARHAVÌLÌ + Behiye DUMAN + Güven MİCİNGİRTLİ + Meltem ŞAHİN + Yeşim HELVACI + Serap HAYALOGLU + Gülistan GÖNEN + Burcu Gül BAŞAK + Gülsen YÜCEL + Esra ELAZIGLI + Suzan SAPANCALI

{(*`.,´*)

Copyright©Tüm bu belgesellerin yayın hakları saklı olup verilerden yararlanmak yerine tamamının kopyalanması durumu yasaktır. Yeni klipler eklenmesinden amaç, ciddi çevrelere ışık tutmak; bilimsel araştırmalara yardımcı olmaktır. ® Uluslararası patent hükümleri çerçevesinde koruma altındadır. Belgesellerimiz, TV programlarının düzeyini yükseltme amacımız yanısıra, üniversitelerde yüksek lisans araştırmacılarına yardım düşüncesiyle ve özellikle doktora malzemesi niteliginde tamamlanıp güncellenmiştir.

TV Tiyatro senaryo denemesi AMATÖR TASLAKTIR

{(*`.,´*)
{(*`.,´*)
{(*`.,´*)